gardiyanımdır bu hisler

gardiyanımdır bu hisler   kahvem, şu anda bana en sıcak davranandır başımdaki kalabalık, güneşe hainlik eden ayazımdır üşürüm üşürüm, ince giyinmiş sözler ile üşütürüm her gülümsemeye aldanan mahkûm yaşar içimde gönlümdeki hapishanede gardiyanımdır bu hisler   paslanmış kapıma onun haberini

:: paylaş ::

imgeler başrolde

imgeler başrolde   hasret yüklü bakışlara asılınca kirli çamaşırlar hesapsız kavuşmayı da bilmeli tabelasız muhasebeci   aksayan yokuşun başında karıncalar hayal kırıklıkları toplarken belgeselden anlamaya çalışıyorlar bedava nakliye hizmeti verenleri   vurdumduymazlar ormanında kuş siluetlerine kalbi kırılmış bir dal isyan

:: paylaş ::

ahlar heybesi

ahlar heybesi   topallayan sezgimle buldum samimi sözlerini koşsam geçmişe ve seni orada arasam gözyaşlarıma düşmüş bir sevda acemisi yüzmeye çalışır, senin kıyına yanaşsam   yokuşunda taşıyorum ahlar heybesini sevda açlığımda katığımsın anlasana düzlüğümde gülüşün karşılıyor beni yarını gıdıklıyoruz bizi

:: paylaş ::

kördüğüm duvarlar

(k)ördüğüm duvarlar   doğru ya bu işin ustası bendim taş üstüne taş koymakta iyiydim kuşattım düşümdeki şehrin her çıkışını dileme doladım tabuların şarkısını ve her günün sonunda öve öve göğe çıkardım ördüğüm duvarları   dallar sallanırken ağaçlar yürüyecek sandım bu

:: paylaş ::

faça

faça   çocukluğumdan kalma hasretin bıçak yarasını taşıyorum yanağımda her güldüğümde façamda mekân tutmuş adam açıyor kollarını gözyaşlarımdaki tsunami ile yüzümün coğrafyasında nice şehirler batırdım defalarca beni terk eden haymatlos hislerin tanıdık sızını taşıyan hamaldım   ✔ küsuratsız pi

:: paylaş ::

altı çizili hisler

  altı çizili hisler   yakıp yıktım içimdeki tüm yılgınlığı sağır kenti dilimdeki harabe şarkılar ile aştım altını çizdiğim hisleri ne olur bir dinle canevimde uyanmakta olan bin yıllık bilge   daha olgunlaşmadan topladım karanlığı güneşini kaybeden dulda satırlar ile

:: paylaş ::

kadının anlatısı

  kadının anlatısı   1- giriş   kadın, kafa kafaya vermiş adamları dinledi kadınların nasıl olması gerektiğini konuşuyorlardı laf laf hepsi de laf ebesi kadınların lafını da onlar doğurtuyordu dişil cümlelere sezaryen yasak olmalı diyorlardı ‘erkekliğe giriş’ dersinin hakkını veriyorlardı

:: paylaş ::

mirasyedi

  mirasyedi   bana sevdiğini bakışları ile hissettirirdi ben o bakışlara yuva kurardım göz pınarlarım tutku damlaları ile dolardı topraklarımı suladıkça aşk kokardı hasat sevenlerin kutsadığı işti ben ise bu yollarda gönüllü işçi   ona güvenirken kendime sarılıyorum ıslandıkça yeşer

:: paylaş ::

kırk

  kır(ı)k   semadan gelen kırk kuş kondu kırık dala sesleri nehrin çağlayan sesine karıştı güzelliğin serçe parmağına konan isyan etti sonunda göğün deryasından düştü balıklar yüzmeyi öğrendi susuzluk çeken sözcükler imgeler diyarından kalbi kırık kırk havalandı   bulut yağmura

:: paylaş ::

konuşur gibi

konuşur gibi   pamuk arasında çimleniyor neşe niyetine beslediğin acıların hesap deryasında boğulmuş nemli zamanı geleceğe hazırlarken   sana gelen çocuğu bıkmadan ağırla, düşlerindeki dükkânları kapatma içtenliği anlatan bir şeker ile gökkuşağına yeni renkler katılır, unutma   “iyi olmana sevindim”

:: paylaş ::

evsiz kasaba

evsiz kasaba   şehirlerin yenilgilerinde doğdu ilk çığlığını aç olduğu için göğe fırlatıp attı çoğaldı, çoğaldı, çoğaldı sığınacak bir çatı bulamadı hiçbir çatı onun kalabalığını alamadı düzeni övenlerin diyarında tüm kurulu tezgâhları yıktı   kendi adını ‘evsiz kasaba’ koydu birliğin

:: paylaş ::

şiirsel

  şiir-sel   dağın yaralı taşlarının dertlerini dinleyen kuş dilinde hikâyeleri heybesinde toplayan nehrin coşkusunu yıldızlara götüren asırlardır hırgürden sıdkı sıyrılmış derviş kurdun hayaletini gördüm   şiir-sel sohbetler aktı düşlerime penceremi açtığımda güneş misafir oldu gözlerime bir süre körlükten sonra

:: paylaş ::

çil çil çileler

  çil çil çileler   sohbete aç sözcüklerim ile oturdum hoş laftan anlamazların sofrasına yıllar geçse de doyduğumu anlamadım bil istedim, hâlâ bozulmadı ısırıktan kaçan anlam meyvelerim   yaklaşan her adımın için adağım var tüm bencil yanlarımı kurban edeceğim kendimden

:: paylaş ::

seninle gelenler

  seninle gelenler   sesin rüzgârım ile yoldaş olduğundan beri kutsadığım kentin duvarlarını söz ile yıkıyorum uzun sürsün, bozulmasın diye yolun güzelliği düşlerim yıldızları bir adım geriden takip ediyor gören utanıyor senin çıplak gerçeklerinden terli sokaklarda aç çocukları doyuruyor peşime

:: paylaş ::

kırbaçsız mevsim

  kırbaçsız mevsim   uzak anılar bahçesinin afacanıyım elimde bir oyuncak at yola sırlarımın yükünü fısıldarım kimse kusura bakmasın bu saatten sonra dünya bana katlansın   filozofun derdini haykıran çiçek susuz göz(e)lerde büyüyen emek hasat öncesi başağı kutsayan dilek hiçbiri

:: paylaş ::

yol dizelerinin musahibi

yol dizelerinin musahibi   ağzından düşürüyordu izmaritleşen sözleri dumanı tepesinde dağ gibi gidiyordu geçmişini getiren yola dalgın dalgın bakınca acılarının derinliğindeki mekâna ulaşıyordu   tükürüğünde boğulan rüzgârın çırpınışlarıydı o anlam veremedikçe kasırganın şarkısını söylüyordu yol uzadıkça geride bıraktığı enkaza bakamıyordu

:: paylaş ::

kaygı kayığı

kaygı kayığı   karanlık denizin ortasındaydı ama nereye baksa lebideryaydı bir parça güvene tutunmuştu kendini kıyıdan kıyıya vurmuştu dalgalar gözlerinde taşıyordu hesaplaşmalar beynine mekân kurmuştu ya göktaşı düşseydi ya yertüyü havalansaydı tutunacak dal bulamadı kendi ormanına sığındı   limanları yakalı

:: paylaş ::

başaklar da sararacak ama

başaklar da sararacak ama   cesur bir şemsiyeye tutundu dizeleri ışık saçan düşleri güneşte terlemiş heybesinde yağmurun şarkısını getirmiş iyi ki duldasını yıkılmaz sığınağı bilmiş [ dil ağacından ürküp kaçan sözcük kuşları         hoyrat ağızlardaki avcılara yakalanacak ama… ]  

:: paylaş ::

toz toprak çamur

  toz, toprak, çamur   1- toz   fikirlerim savrulup durdu esen yellerin dedikodularıyla tutunduğum dallar suspustu şarkılarımı söylerken sabrın ıslığıyla bir araya gelmem o kadar zordu birçok yerde olmanın inkârıyla   [gerçekleri uyuturken suyun kitabı henüz olgunlaşmadı düşlerimin türabı]

:: paylaş ::

üç

üç   1- sade   seni bulduğum yerdeyim dizelerimin çoğunu feda ettim yitik hisler bavulu elimde çıktım şiirsel bir yolculuğa duraksız kentlerden geçtim üşümüş bakışlar büyüttüm içimde güneşli gülüşleri sardım yaralarıma sabırlıydım sabır ile açtım kilitli sözlerin kapısını vurulmuş imgeler

:: paylaş ::

elbette gördüm

elbette gördüm   üstündeki yırtık düşlerin pelerini ile şehri avuçlarına alarak koşuyor korkak masal kahramanlarını yere seriyor erik dalında asılı kalmış çocukluğum   ömür penceresinden dalarak izliyor telaşların sokaklarda çarpışmasını özgür çıkıp parya olarak dönen kendini uzaklarda arayan gençliğim  

:: paylaş ::

uslanmak yok

  uslanmak yok   gönlünü kırdığım erik dalı orada sarar çocukluğumu tüm kokusuyla yamalı sesimle bastırırım sokağı pencereler alışmışken sessiz manzaraya tek başıma kalsam da kibir kalesini yıkmadan uslanmak yok uslanmak teslimiyettir teslim olmak yok…   her taşın hatırası var

:: paylaş ::

imgemsin

imgemsin   hasret rüzgârları getirir kokunu şiirden baharları yaratan eşsiz çiçeğimsin kucağını açar dağlarımın doruğu kavuşmayı bıkmadan anlatan imgemsin…   ayaklarıma takılır saçtığın sözcükler karanlık cümlelerde açan güneşimsin dalı kırık olsa da kanatlanır gülüşler asık suratlı ormanı kuşatan imgemsin…  

:: paylaş ::

sakın kimseler bilmesin

sakın kimseler bilmesin   ışığını kaybetmiş yetim gündüzüm güneşimi ararım dağların arkasında karanlığın sebebi benim, üzgünüm yaralı ormanları sardım asi kıvılcımla söz ver bana, sakın kimseler bilmesin…   sudan sebeplerin çatlamış toprağıyım nefret tohumu susuz bırakır beni cennetteki evsizlerin çile

:: paylaş ::

hasretin boş bavulu

  hasretin boş bavulu   nelere sığındım uyandım durdum şiir tarlalarında neler sığdırdım            akıp giden seneler ırmağına… az kaldı canevimin sultanı sen kutsadığım imgemsin seninle yıkacağım               özlemin saltanatını şafakta…   hayatın duvarsız okulunda düşe kalka yürüyen           umut

:: paylaş ::

şairin vasiyetnamesi

şairin vasiyetnamesi   bir omzumda yangın meleği diğer omzumda sel meleği çıkıyorum sabır yokuşundan doğuştan seviyorum galiba çelişkiyi…   kendim ettim, kendim buldum diyorum ne de çok doyumsuzum doğanın dilini anlasaydım eğer çoktan tok kalkmıştım sofradan, biliyorum…   kendimi kendime

:: paylaş ::

bahaneler mezarlığı

bahaneler mezarlığı   dilinde uyanık bir ıslıkla              peşine düştü kolay yolların hayatın ilk zor sınavından kaçtı sebebini soran bilgeye                 babaannesinin öldüğünü söyledi böyle her şey çok güzeldi alışkanlık yaptı ölüm haberleri sonra babasını öldürdü daha sonra da annesini

:: paylaş ::

diğer yarımı (s)arıyorum

diğer yarımı (s)arıyorum   1- kesik   gözlerimi açıyorum dağ başında yüzlerce kollarım var                 kır çiçeklerini sarmaya bir yalnız gövdeye yüklemişim                                  hayata dair ne varsa taşıyorum işte taşımaksa…   cıvıltıların ulağını görüyorum uzak da olsa anlıyorum buranın kuşları

:: paylaş ::

kirli çamaşırlar

(telefonunuzu yan çevirerek okuyunuz) kirli çamaşırlar   namuslu sözler diyarında üstü pasaklı bir cümle                  gönlü yüce annelerin ruhuyla yıkayıp asar                                       evinin boynuna gerdanlık gibi                                                   ailenin tüm günahlarını…   kendine yabancı insanlar sümerce dualar etse de altyazı ile

:: paylaş ::

her mevsimde seviyorum seni

her mevsimde seviyorum seni   güz sarmaş dolaş, rüzgârın şarkısıyla dökülür takvim yaprakları                           yaşanmışlıklar ağacından sararmış hisler yola düşer                        aşıklar otogarında…   içimde dilbaz şair tekrarlar duasını toplar sevdalı dizelerin sevabını duyuyor musun geceleri avazımı her mevsimde seviyorum

:: paylaş ::

seni anlatan şiirleri beklerken

seni anlatan şiirleri beklerken   özlem dolu sözlerim taşıyor eskimeyen sohbetlerimin sokaklarından kıvrılmış silüetler karışıyor kalabalığa… tek kişilik ülkenin başkenti oluyorum seni anlatan şiirleri beklerken…   sevdalı günlerim mevsimlerini arıyor polat gibi yapraklar hesap soruyor güzden kuruyup dalından düşüyor güneş

:: paylaş ::

rüzgârında kalmış fesleğenim

rüzgârında kalmış fesleğenim   güneşini arıyor günlerim akan zamana anlam katmaya çalışıyor zaman yatırıyor beşiğinde ihtiyar gerçeklerle kalıyorum baş başa hatırlanmayan sözcüklerin piriyim ne de olsa herzevekil olmaya kararlıyım her sevdalı şiire akıl veriyorum sohbetler birden kısalıyor yolları sanki çocukluğumda

:: paylaş ::

bir bilsen

bir bilsen   çocuk resimlerinde saklıyorum içimdekileri seni andıkça renkler birbirine karışıyor… uslanmaz bir ezgi tutunuyor dilimin ucuna mızıka çalarak  yıldızları topluyorum …   sakın kimseler bilmesin aklımdan geçip gidenleri… uçurtmama yükledim tüm şiirleri savrulup duruyorum göğün kucağında… seni arıyorum

:: paylaş ::

şiirden güne açılan pencere

şiirden güne açılan pencere   s-abah   arkasını dönüp baktı toprak damlı evinin çiçeklere karışmış şiirlerine gözyaşlarıyla suladı kokularını… göçüp giden kuşları aradı uzaktan geliyordu şarkıları… çıkınında dağının hikâyesi toprak ananın göğsüne eke eke gitti sözcükleri…   u-fuk   güneş

:: paylaş ::

ne anlatıyor bu şiir

ne anlatıyor bu şiir   yıldızlar düşüyormuş göğün göğsünden aç bebeler doyuyormuş ışıklı ninnilerle… sokaklar sarıyormuş üşüyen yalnız şehri geç kalkıyormuş yataklarından saatler… bunların hepsi yetmiyormuş gibi şiirin sıradanlığına başkaldırmış dizeler…   yılların açlığı ile oturmuş samimiyetin sofrasına çıkınında taşıyormuş

:: paylaş ::

derya

derya   martıların çığlığı sonunda kavuşuyor deryasına dalgalar kalıcı hasarlar bırakıyor kayalıklarda dalları kırık, yüreği sargılı bir ağacım kıyıda gülüşlerim karışıyor gözyaşlarımla hayata…   ✔ küsuratsız pi

:: paylaş ::

şiir tarlası

şiir tarlası   uzandım boylu boyunca seni beklediğim şiir tarlasına eli çiçekli sevgililer geçiyor üstümden ağaçlar muştuluyor taşların sırrını yapraklar saklıyor doğacak meyveleri ve sen sevgilim kızıl elbisenle yıldızların balosundasın yüzümü okşuyor ellerin otlarla…   kaç asır düştü takvim yapraklarından

:: paylaş ::

hoş geldin

hoş geldin   hoş geldin merhabasız yağmurum… kentin suçlarına dağların sırlarına ortak olanım… saçlarımdan damla damla akarken ağarır suspus derbeder yanım… büyük bir gümbürtüyle yıkılır göğüs kafesimde bencilleşen ülke… hoş geldin umarsız çocukluğum… oyunlarımın senaryolarıyla oyuncak sepetinde yitirdiğim anılarım… dedikodular

:: paylaş ::

düpedüz şiir

(düpe)düz şiir   horozunu kesmiş bir şehrin sessizliğinde uyanıyor beni var eden kızıl düşüm çocukluk anılarım ayağıma dolaşıyor boyum uzuyor bir anda, musluğa yetişiyorum akıtıyorum içimde büyüttüğüm nehri kayboluyorum anlam yüklediğim sularda kayık mı evet bir kayık var yakınımda biniyorum

:: paylaş ::

mıh

mıh   arkamda alacaklı defteriyle koşturup durur esnaf çırağı geçmişim   önümde sarkan dallarıyla sarıp sarmalar umut ağacı geleceğim   ben yırtık zamanı diken işini bilenlerin topraklarında mülteci kör terzi   gezinirim gündüzün düşünde dokunurum sevdanın duvarlarına elimde yerçekimine direnen

:: paylaş ::

sen oluyorum

sen oluyorum   dinsin diyorum dinmiyor biliyorum zelzele olup sarsılıyor aralıksız seni hatırlamalar… geveze şarkılarım susuyor sahipsiz sözlerim yıkılıyor derin anlamlarda boğuluyorum…   görsün diyorum görüyor biliyorum körebe olup oynuyorum seni görmeyen zamanla… yalnızlaşan dallarım kırılıyor sensizleşen yapraklarım dökülüyor ıssız

:: paylaş ::