üç günlük dünya
birinci gün (doğum)
bir çığlığın ucuna asılıdır nefes
sanki asırlardır ordadır da
çimdikleyip durur yumuşak düşlerden
anlatmaya çalışır olanı
yaşlı bir bilge edasıyla…
söylediklerini anlamadığında
yeniden bir doğum şansı daha var mıdır
yeniden bu sınava katılma şansı var mıdır
bilmem cevap olacak mı
aradığın gömüye götürecek mi
mucize göze görünecek mi
kişi kendi kapısını çalacak mı
yoksa budala gibi kendini gömecek mi
onu açıklamaya çalışır buradaki sözcükler…
baba ve annenin hatırına doğar canlı. kabaca doğrudur bu kaba sözler. hayatın dalgaları, kıyılarına bazı küçük sırlar sürüklediğinde ve ayaklarına takıldığında bazı gerçekler; başta görünmez bunlar. sen anlamasan da içinde bir filozof manifestosunu hazırlamaya başlamıştır bile. yolcusun bu anlam yolculuğunda; uyanacaksın elbet er ya da geç. her masal da böyledir; uyutur da uyandırır da. gökten üç elma düşer; üçü de göğün derdini anlayana kısmet olur.
ikinci gün (anlam)
yürüdüğün yollar farklı olmaya başlar
serap gibi kendini görmeye başlarsın sonunda
cennetten bir vaha yaratma fırsatı düşer ellerine
özüne yaklaştıkça cahilliğinden uzaklaşırsın…
o anda güneş sadece ısıtmaz
gerçekleri aydınlatır aynı zamanda
ortaya çıkar farklı renkler
bahar çiçekleri gibi açarsın sevdalı…
her sözcük gıdıklar gördüklerini
fısıldar neler saklıdır harflerin kardeşliğinde
sen anla diye
saat başı keser önünü
omuz atar en dalgın anlarına
bunlar olur “ışık saçan anlamlar” sokağında…
artık anlamaya başlamıştır; kendi filmini fransızca izleyip, ingilizce alt yazı ile takip etmeye çalışan türk. hayatı anlamadan kaderi yazmak da olmaz; anladıkça gelecek anlam kazanır, bırakılacak mirasın sevgi ve aşk gibi manevi hisler olması gerektiği daha çok anlaşılır. bir şiirin dizeleri gibi akmaya başlar hayat nehri; anladıkça yazılır, anladıkça kuru laf kalabalığından sıyrılır, yürekteki aşkın kalesine dokunur. hayatı sevmek, hayatı anlamaktır farkına varırsın…
üçüncü gün (ölüm)
tuğra görünümlü imza atanlar
büyük sözlerin arkasına sığınanlar
paylaşmanın kıymetini bilmeyenler
alın terinin tapınağına uğramamışlar
aşkı şiirin yer sofrasında meze edenler
ışıltılı kıyafetlerin arkasına saklananlar
bilgilerini makyaj ile pazarlayanlar
makam için takla atan çakma güvercinler
sadece kendi denizinin sahilinde mekan tutanlar
gerçekleri değil de hurafeleri kutsallaştıranlar
çoktan öldüler
çok büyük ve süslü mezar taşlarına yazdılar
[ iyi insandı
çok bencildi
çoktan öldü rahmetli
kendinden başkasını sevmedi
vicdanını kör etti kibri…]
hayatın daha basılmamış kitabını gördüğünde; okumaya başlayıp anladığında, mucizenin “sevgi ve aşk” isimli iki yakın dostun ahbaplığında olduğunu anlarsın. bedenler bir şekilde doğaya karışacak da güzellikler, güzel yürekli insanlarla miras kalmayacak mı? biriktirme, paylaş güzellikleri; fırtınalar kopsa da, yaralar alsan da, taşa tutsalar da. doğ, anla, öl; üç günlük dünyada.
✔ küsuratsız pi
Üstat çok güzel anlatmışsın yolculuğumuzu, inşallah olması gibi bitirenlerden oluruz bu yolculuğu🙏 Bu arada sana yorum yapabilmek için de matematik bilmek gerekiyor, o kısma bayıldım ☺️
Teşekkür ederim Mustafa hocam. Yaşamın hakkını vermek gerek. Evet, matematiksiz yapamıyorum 🙂
Ellerine sağlık canım okuması çok keyifli olmuş iyi ki varsin🙏🙏
Teşekkür ederim Sevdacım. Sizler de iyi ki varsınız 🙂
Eline sağlık güzel kardeşim…
Sırlama gibi olmuş, doğumdan ölüme giden yol gibi…
Teşekkür ederim canım ağabeyim 🙂
Sanki, harika bir kitaptan, harika satırlar okudum, okurken her kelimesini tek tek yaşadım. 👏👏👏
Teşekkür ederim Kızıl Düş 🙂