şiir tarlası uzandım boylu boyunca seni beklediğim şiir tarlasına eli çiçekli sevgililer geçiyor üstümden ağaçlar muştuluyor taşların sırrını yapraklar saklıyor doğacak meyveleri ve sen sevgilim kızıl elbisenle yıldızların balosundasın yüzümü okşuyor ellerin otlarla… kaç asır düştü takvim yapraklarından
titreyen sözcükler ve çaresiz dudaklar
kurşun geçiren yelek
benim adım kızıl gün
sonsuz anlamın sırrı
umudun merdiveni
umudun merdiveni elimde umudun merdiveni ile dolaşıyorum tek başıma kentin yasaklı duvarlarını… kafamı kaldırıp düşünüyorum aşar mıyım diye sınırlarımı… hangi duvar engeldi görmeme dallarında umut sarkan ağacı gökyüzüne tutunmuş çocukları güneşte tutuşmuş yıldızın aşkını saçları dağınık göğün
sessiz cenazede oynak gelin, güvey
sessiz cenazede oynak gelin, güvey uykusu göç etmiş gecenin yoldaşlarıydı ne sırları uyuttular taştan yataklarda… sütü kesilmiş, çığlıktan ananın duasıydı kaç çocuğu büyüttüler yetim ormanda… umut doyuran bostanın kızıl düşleriydi gerçekleri toplayıp koyunca sofraya… katıksız somuna nasırlı elin
dedi bilge
özet
aynadaki gıcık yabancı
aynadaki gıcık yabancı üç kuruşluk keyfini kaçırıp duruyordu banknotları sayan aynadaki gıcık yabancı… alaca karanlıkta gökyüzünde süzülüyordu uçan süpürgesi ile ak sakallı masalcı… ince hesaplarla hayatın denklemini çözüyordu antik çağdan beri bir matematik ustası… kartalların arasında kalmış serçe sığınıyordu aşkı