havam kapalı ama alnım açık hesap uzmanı olmuş geçmişimden elinde tırpanıyla alacaklı geleceğimden olmayan dergâh yolunda gam hamalı dünümden umudun var olduğuna inanan yarınımdan iki tanıdığın tekrar tekrar tanışması gibi memnunum… başkaldıran sözcüklerin derbeder hırsızıyım noktalar bankasından
içimi görmelisin
içimi görmelisin zarar görmesin diye çok şey sakladım dudaklarımdan istemsiz dökülenleri topladım cenk meydanında içsel yaralarımı sardım ne şiirler büyüttüm gönül beşiğimde ağladığımda içimi görmelisin dizeler yunağında durmadan arındım kendimi senin topraklarına uğurladım dönen olduysa da ben bulamadım
tatlanır olgunlaşan acılar
hırpalanmış ama özgür
üç
dalımdan uzakta
uykusuzun rüya analizi
açıkta dövüşen dulda
açıkta dövüşen dulda kurbanlık başaklar gibi sallanıyordu insanların gam yüklü bedenleri hareket ettiklerini sanıyorlardı oysa oldukları yerde duruyorlardı yürümeyi bilen bir çocuk fısıldadı fırsat buldukça esen yele her yanı saran tipiye kibrinde dirilen pervasız düzene ham düşleri dalıyla
aradığınız vicdan bulunamıyor
elbette gördüm
elbette gördüm üstündeki yırtık düşlerin pelerini ile şehri avuçlarına alarak koşuyor korkak masal kahramanlarını yere seriyor erik dalında asılı kalmış çocukluğum ömür penceresinden dalarak izliyor telaşların sokaklarda çarpışmasını özgür çıkıp parya olarak dönen kendini uzaklarda arayan gençliğim
yakında tüm kitapçılarda
iki satır
sevda küresinin yolcusu
uslanmak yok
sabahın körü
çeyrek aklımla
çeyrek aklımla yuvasından düşen yavru umuttum düştükçe kendimi kendimle avuttum tutunacak dal bulamasam da dünden miras kalan çeyrek aklımla dertlerin en güzeline tutuldum… tatavanın tavasında pişmemiş sözcüktüm dilden dile düştüm de oracıkta öldüm samimiyetsiz sohbetlerle gömdüler ama anlam
barışa koşan savaş atı
pazar miskini
imgemsin
imgemsin hasret rüzgârları getirir kokunu şiirden baharları yaratan eşsiz çiçeğimsin kucağını açar dağlarımın doruğu kavuşmayı bıkmadan anlatan imgemsin… ayaklarıma takılır saçtığın sözcükler karanlık cümlelerde açan güneşimsin dalı kırık olsa da kanatlanır gülüşler asık suratlı ormanı kuşatan imgemsin…
sakın kimseler bilmesin
sakın kimseler bilmesin ışığını kaybetmiş yetim gündüzüm güneşimi ararım dağların arkasında karanlığın sebebi benim, üzgünüm yaralı ormanları sardım asi kıvılcımla söz ver bana, sakın kimseler bilmesin… sudan sebeplerin çatlamış toprağıyım nefret tohumu susuz bırakır beni cennetteki evsizlerin çile