umudun merdiveni elimde umudun merdiveni ile dolaşıyorum tek başıma kentin yasaklı duvarlarını… kafamı kaldırıp düşünüyorum aşar mıyım diye sınırlarımı… hangi duvar engeldi görmeme dallarında umut sarkan ağacı gökyüzüne tutunmuş çocukları güneşte tutuşmuş yıldızın aşkını saçları dağınık göğün
sessiz cenazede oynak gelin, güvey
sessiz cenazede oynak gelin, güvey uykusu göç etmiş gecenin yoldaşlarıydı ne sırları uyuttular taştan yataklarda… sütü kesilmiş, çığlıktan ananın duasıydı kaç çocuğu büyüttüler yetim ormanda… umut doyuran bostanın kızıl düşleriydi gerçekleri toplayıp koyunca sofraya… katıksız somuna nasırlı elin
dedi bilge
özet
kocamış kent
kocamış kent saçıldı sırlar birdenbire sivri dillilerin mekanında körleşti kendini gören gözler kibirli yüzlerin aynasında… sağanak yağan sözcükler aktı cümleler deresinde… topladı çöpçüler güzellikleri kalktı yatağından kocamış kent masalına ihanet etmiş ruhla… gür sesler yoldaşlık etti şimşeğe
kimindi bunca masal
kimindi bunca masal hep beni düşündüklerindendi bunca ayakta uyutulmalarım yalan hikayelerin saçıldığı yollardan sonra bunca sözde tanıdık sağır kapıları çalmalarım… güvensizliğin kuytuluklarında buldum kendi bataklığına batmış sessiz uykuları… general gibi gezinir ortalıkta tek başına çocukların gülüşlerinden saklanan soru
sesten oda
sesten oda sabah yine zor kalktım uyuyan saat de zorla 08.15’i gösteriyordu tatil gününün tembel saatleriydi… dünden kalan sıkıntılar omuzlarımda yaramaz bir çocuk gibi ayaklarını sarkıtmaktaydı… gelen güne el sallıyordu umuttan bulutlarımın arasından gece düşlediği yıldızlara su veriyordu…
imgelerin istilası
imgelerin istilası gözümü kaçırdığım gerçekler gelip omuzuma konuyor avucuma alıyorum geçmiş zamanı… anılar uçuşuyor dört yanımda kayboluyorum sensiz mekanlarda… yeniden doğduğum anlar kınalı beşiğimde uyuyor kucaklıyorum eski çağ bebekliğimi… tarihin atlısı olup kuşatıyorsun sana hasret çocukluğumun başkentini… bu şiirde parmağı
derbeder hisler aynası
derbeder hisler aynası -rüzgarın tokatını yemiş paraşütçüyüm -savrulurum besmelesiz masaldan masala -pinhan cengâverlerin puslu diyarındayım -boyumun ölçüsünü alırım derbeder hisler aynasında… -güzellikleri, çirkinlikler arasında arayan defineciyim -geçtiğim her nehirde balıklar kardeş oldu, bilirim, hülya değil gerçeğim -doğru biraz kaçığım
tokgözlü zamanın aç çocuğu
tokgözlü zamanın aç çocuğu kar fırtınasından çıkıp güneşli düşlerde erittim kendini kumsala bırakmış ressamını yitirmiş hislerimi… sahipsiz ütopya değildi beni dağların doruklarına çıkaran… amaçsız adım değildi beni sevgi yollarında yürüten… dalsız ağaç değildi beni çiçek deryasına boğan…