mevzuyu sokak biliyor

 

elinde sıcaktan terlemiş kahve fincanı ile

gecenin tül perdesini araladı

dedektiflik yapan dolunay aydınlatıyordu

acemi dizelerin hatalarını…

çevresi ona acımasız şair diyordu

kibirli dizeleri kapı dışarı ediyordu

uslandıklarında imge yetimhanesinde

beş parasız işe alıyordu…

mafyalığa özenmiş sözcükler şahitti

devrik cümlelerle geldi kapısına dayandı

anadan üryan şiir…

bir sıkıntısı vardı şairin

sokağa gözü gibi bakardı

emanet etmişti olgunlaşsın diye

aç susuz yavrularını…

şiir kentinde yaşayanlar anlam veremezdi

aşırı gerçekçi sertliğine

evde, karnı tok yatanlara sormayın

mevzuyu sokak biliyor…

 

elinde kendini tüketmiş kahve fincanı ile

buluttan döşekte şakalaşan

körpe yıldızları yokladı…

 

düşüncelerine sokakta park yeri aradı

arnavut kaldırımında yatan

sıradanlıktan bitap düşmüş

sokağın arnavut çırağını gördü…

 

hint filminden fırlamış

neşeyle dans eden umudun yoldaşlığında

kaldırdı sefil hayatı yaşayan metafordan çırağı

ve şunları yazdı bu dizeleri okuyanlara

 

[ pamuk arasında çimlenmiş fasulye gibi

yükseldi sokak lambalarının aydınlık başı

sokak köpekleri sussa bile

gölgeleri havladı her gece

kısa paçalı pantolon giyiyordu

yoksulluğunu ispatlamış çocuklar

çok düşüp kalktı diz(e)leri kanayan düş

hiçbirini görmedi tatavacı edebiyat düşkünleri

en savunmasız anlarda kuşatıyordu özlem

geri dönüyordu kente göç eden lavanta kokusu

 

ve ben şiir işçisi

dizelerimle yarattım sokağın her taşını

elbette hatasız şiir olmaz

ama yaşıyorum başım dik

manifestosunu battaniye altında ısıtanlar değil

mevzuyu sokak biliyor… ]

 

✔ küsuratsız pi            

kusuratsiz.pi

mevzuyu sokak biliyor
:: paylaş ::
Etiketlendi:                 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir