ahlar heybesi topallayan sezgimle buldum samimi sözlerini koşsam geçmişe ve seni orada arasam gözyaşlarıma düşmüş bir sevda acemisi yüzmeye çalışır, senin kıyına yanaşsam yokuşunda taşıyorum ahlar heybesini sevda açlığımda katığımsın anlasana düzlüğümde gülüşün karşılıyor beni yarını gıdıklıyoruz bizi
kördüğüm duvarlar
faça
faça çocukluğumdan kalma hasretin bıçak yarasını taşıyorum yanağımda her güldüğümde façamda mekân tutmuş adam açıyor kollarını gözyaşlarımdaki tsunami ile yüzümün coğrafyasında nice şehirler batırdım defalarca beni terk eden haymatlos hislerin tanıdık sızını taşıyan hamaldım ✔ küsuratsız pi
palavracının cenaze töreni
kahraman olmak istemiyorum
aşk şişesinin dibi
altı çizili hisler
elma ağacının anlattıkları
elma ağacının anlattıkları güneş ışınlarının çarpmasıyla sersemledi kollarını iki yana açarak gerildi ve gülümsedi dallarından sarkanları şöyle bir yokladı sadece iki fire ile geceyi tamamlamıştı birini sarhoş bir aşık koparmıştı diğerini aklı başında ruhsuz almıştı elmalardan biri barışı
sallanan sokaklara naralar eken
sallanan sokaklara naralar eken özlemi bana getiren usumdaki şarkılar ile dilime isyan ediyorum kafası güzel sesimin peşine düşüp sallanan sokaklara naralar ekiyorum uyuyan kaldırımlar ağlamaya başlayınca bir düşün içinde olduğumu anlıyorum derdimi hep içime attım içimi de sokağa döktüm
kadının anlatısı
kadının anlatısı 1- giriş kadın, kafa kafaya vermiş adamları dinledi kadınların nasıl olması gerektiğini konuşuyorlardı laf laf hepsi de laf ebesi kadınların lafını da onlar doğurtuyordu dişil cümlelere sezaryen yasak olmalı diyorlardı ‘erkekliğe giriş’ dersinin hakkını veriyorlardı ama