uslanmak yok
gönlünü kırdığım erik dalı orada
sarar çocukluğumu tüm kokusuyla
yamalı sesimle bastırırım sokağı
pencereler alışmışken sessiz manzaraya
tek başıma kalsam da
kibir kalesini yıkmadan
uslanmak yok
uslanmak teslimiyettir
teslim olmak yok…
her taşın hatırası var yıktığım duvarlarda
direncim yoldaşımdır dertlerimin sağanağında
büyümemiş heyecanım sarınca karanlığı
neşe içinde girerim akıllanmazlar mezarlığına
tek başıma kalsam da
kibir kalesini yıkmadan
uslanmak yok
uslanmak teslimiyettir
teslim olmak yok…
heybetli dağlar gördüm rüyalarımda
hep kayanın çilesini taşıdım omuzlarımda
kutsadım alın teri ile kendini taşıyan hamalı
inandım emeğin doğurduğu şafağa
tek başıma kalsam da
kibir kalesini yıkmadan
uslanmak yok
uslanmak teslimiyettir
teslim olmak yok…
✔ küsuratsız pi